24 Kasım 2011


Bir fırınayı daha atlattık sonunda.
İyi kötü geçti sınavlar. Her zaman ki gibi diferansiyel ile yıldızım barışmadı yine. Yeni notlarla finaller gelmeden çalışmaya başladım. Yoksa okul bitmeyecek bir türlü. okuyor olmak zor. sürekli karışına çıkan bir engel teşkil etmekte. bir şey yapacakken elini kolunu bağlıyo. Özgürlüğünü kısıtlıyo insanın.
Haaa bu yeni bir arkadaş tabike başlamış. ilk gördüm ne kadar sevindim. sonunda bir elin parmaklarına hitap etmeye başladığımı söyleyebilirim kendime. Kendisine bizi takip ettiği için teşekkür ediyorum. Hoşgeldin aramıza LoveMeorLeaveMe (LM2). 
Neyse bu günkü yazımızı uzun tutmicam. Yarın bir yazı daha yazmayı planlıyorum. Görüşmek üzere...

9 Kasım 2011

Yaaa neden hep böyle oluyo.....


Anlayamıyorum bir türlü. Cidden işin içinden çıkamıyorum.
Lise nzamanlarımda ders çalışmak en büyük eğlencemken üniversiteye geldim geleli yok. ders çalımak mı aman aman uzak dursun. Ne zaman vize yada final haftası geliyo hiç olmadık şeyler buluyor normal dönemde aklıma hiç gelmeyen fikirler,işler,oyunlar hepsim birden alacaklı gibi kapımı çalmaya başlıyor. son zamanlarda başında otururken yapacak iş bulamadığım bilgisayar bile vize haftasına girdiğim şu son günlerde bana öyle büyük bir ihtiyaç gibi gelmeye başladı ki. Bir en kötüsü bunun farkında olup bir türlü dur diyememem. Kafayı yiyecem ya.
En olmadık zamanda olacak iş mi ya. Hele ki bu sene. Bu sene o kadar zorluk yaşadaktıktan mezun olmayı kafaya kazıdıktan sonra neden çalışamıyorum.
Youtube bile bir başka değişti sanki (google'nin yaptığı güncelemeden bahsetmiyorum :D) aklımdakileri yazınca tam istediğim videoları buluyo bir haftadır. gmail bile yeni görünüme geçti ( alacağın olsun google bu zamanı bekledin dimi.. hepiniz bana koplo kuruyorsunuz..... ) Olmuyo yoğunlaşamıyorum. Su gibi değilimki sıcaklık düştükçe yoğunlaşsam.
Hayallerim,iş ve şu teknogirişim bile şimdiyi buldu. Projenin son teslim tarihi neden bizim vizelere gelmek zorunda ki.Bizim hastane yeni hbysye geçecek başka zamanları yoktu sanki. Her şeyi ayarlamak çok zor yaaa...Hadi neyse bilgisayarda olan herşeyi yine bir şekilde ayarlarım ama bir de bunları ayarlarken ders çalışmak.
Şimdi bile niye yazıyorum ya ben bunu. Otur ders çalış dimi. Şurda kalmış sayılı gün. Kitap defter açık ama başında in cin top oynuyoo... offf yaaaa...Bu gün bitti saden. inş yarın çalışırım.aaa yarın birde mesai var. bittim ben yaa...En iyisi eve gidip yatmak bari yarın uykusuzum bahanesi uydurmamış olurum kendime...

Benden bir parça dinleyin bari..


Video Game Orchestra - IGC - Chrono Cross - Time's Scar

Keşke az biraz müzik yeteneğim olsada böyle bir orkestrada oyun müzikleri yapsam. Tef çalmaya bile razıyım yaa..... 

2 Kasım 2011

Kabile Online I


Bir hayalin gerçeğe dönüşmesinin kanıtı.
Tam tarihini bilmiyorum ama sürekli İbrahim ile bir oyun yapmak konusunda konuşup duruyorduk. Hayalimizdeki oyun hakkında senaryolar üretip duruyorduk. Karakterlerimizi, ırkların özelliklerini falan sürekli ama her defasında farklı farklı hayal ediyorduk. Oyunlara kendimizden neler katabiliriz, ne olsa bu oyun çok daha güzel olur deyip düşünürken ir yandan da sürekli oyun oynuyorduk. Bir sürü oyun oynadık. Bazılarında belli yerlere belli ittifaklara yükseldik bazılarında ise bizim için tam bir hayal kırıklığı oldu. Çoğu zaman geceleri bir oyun için sabahladık. Şu binayı dikelim şu orduyu gönderelim, şuna casus atalım gibi birçok planlarımız vardı. Çok iyi insanlarla tanıştık oyunlarda. Çok sıkı dostluklar kurduk. Aynı zamanda yeri geldi çok sinir olduk. O kadar ki gece gündüz kastığımız hesaplarımızı gözümüzü kapalı sildik. O kadar sinirlendik ki bir hafta okula gitmek yerine bize saldıranlara karşı atak yapmak için planlar kurup gece gündü binalar ve savaşçılarımızı geliştirmekle uğraştık.
Tüm bunlarla hayatımız sürüp giderken bir gün Veri Tabanı Yönetilmesi ve Modellenmesi dersinde hocamızın bir proje yapacaksınız demesi üzerine ben İbrahim’e dönüp usta bir oyun yapsak küçük kabileler olsa falan demem ve İbrahim’inde tamam yapalım demesi. Benim defalarca ciddi misin usta demem. Benimde her zaman ki bir adım ötesini düşünmeyen halim ile hocanın yanına çıkıp hocam biz arkadaşla oyun yapacağız deyip İbrahim ile ismimizi yazdırmam ile başladı kabile online maceramız.
Maceramıza başlamada en büyük etken aslında yanınızda İbrahim gibi bir arkadaşınızın olması.  Sizin hayal ettiklerinize hadi yapalım diyecek birinin olması. Bir hayali gerçek kılan en önemli etken budur bence. İbrahim o gün o sözleri söylememiş olsaydı daha basit, hiç istemediğim, zorlukla yapacağım bir projede uğraşıyor olacaktım. Bu makaleciği bile yazmıyor olacaktım. O yüzden her şey için teşekkür etmek istiyorum İbrahim arkadaşıma.
Var gücümle ben gördüğüm karakter çizimlerini falan toplamaya uğraşıyordum internette. Önüme ne gelirse ilerde lazım olur mantığı ile indiriyordum bilgisayara. Photoshop için fırçalar, actionlar, style’lar efektler ne bulursam. O aralar yaptığım tek iş bu olmuştu herhalde. Anime izliyor netten resim indiriyordum. Sonra İbrahim usta bak şöyle şöyle bişi var dedi ve bana devana projesini anlatmaya başladı. Kodlarını inceledik biraz. Sonra İbrahim biraz değiştirip ortaya kabile yazınca bir hoş oldum ve o kadar mutlu oldum ki. Bir şeylerin olacağına inanmaya başladım.
İnanmaya başladım ama fazla bir çalışma yapamadık ilki için. Gerek benim hastanede olmam gerekte vizelerin gelmesi bizi biraz sıkıştırdı. Saden en kötü dönemlerimden biriydi o. Versiyon 1 dediğimiz o ilk Kabile Online’ı bir hafta gibi bir sürede tamamladık.
 Gece vaktiydi. İbrahim’in evinde onun çatı katında oturduk aklımıza gelenleri hafiften yazmaya başladık. Hani açıkçası ilk başlarda tam inanmıyordum bir şeyler çıkaracağımıza ama sonunda gezegen ismi, ülkelerin isimleri, ırkların özellikleri falan derken gecenin ilerleyen saatlerin de okuyunca insanın içini gıdıklayan bir hikayemiz olmuştu. Birkaç kez okudum hikayeyi. Sabaha sunum vardı ve iyice ezberlemem gerekiyordu hikayeyi. İbrahim ben hikayeyi ezberlerken database ile uğraşıyor, tamamen türkçeleştirmeye çalışıyordu. Ben sunumu hazırlamaya başlamış, bir taraftan da sunumu nasıl yapacağımızı konuşuyorduk. Sabaha kadar böyle geçti. Sunum tamamlanmamıştı. Oyun tamamen çalışmıyordu. Sadece belli kısımları çalışıyordu. Birkaç bina tam anlamı ile işlevini yerine getiriyordu. Görüntüsü ise baha kötüydü. Okula gittik. Sunumun kalanını bizden öncekin arkadaşlar anlatırken arka tarafta tamamladık.
Sunum sırası bize geldiğinde ilk başlarda ne yapacağımızı bilmiyorduk. Bu İbrahim ile çıktığımız ilk sunumdu. Ağır adımlarla kürsüye geldikten sonra yavaş hareketlerle bilgisayarı sunuma hazırlamaya başladık. Her şey tamamdı artık. Bütün sınıfın önünde bizim için küçük ama kabilenistan için büyük bir adım atıyorduk. Sunuma ilk olarak kabile online’ın bir gece boyunca uğraşarak hazırladığımız hikayesi ile başladık. Ben hikayeyi tamamladıktan sonra İbrahim bilgisayar ile veri tabanımızı anlatmaya başladı.
Bir yandan tabloları anlatıyor bir yandan da oyun içerisinde ki çalışan binaları falan gösteriyordu. Oyunun oynanışı. Köyün kurulumu ve gelişimi ile ilgili bilgiler sunuyordu. Bunları yaparken tabi hoca yapamadığımız yerleri görüp sorunca da yetişmediğini veya halen o bölümlerin üzerinde uğraştığımızı bildirmekteydi hocaya. Hocanın “sorusu olan var mı” sözleriyle sunumumuzu tamamladık.
Hocanın genel tavrı ile sunumumuzu beğendiğini düşünüyorduk. Sunumum tamamlayıp ayrılırken. Baya ilgiliydi ufak oyunumuzla. Ondan da önemlisi her öğrencide olduğu gibi bizde de sınav sonrası nasıl geçtiğini ne olacağını düşünmeden sırf sunumun geçmesinden dolayı bir rahatlama vardı.
Sonuçlar açıklandığında ise güzel bir B2 notu ile dersten geçmiş olduk.
Devamı gelecek …