3 Şubat 2015

Uzun Zaman Oldu Be...

Ahhh ahhh benim güzel blogum.. Acaba beni affedebilecek misin ? Seni aşırı ihmal ettim.. Terk ettim. Gözüm başka bloglara kaydı. Bir çok şey geldi geçti başımdan. Yine de tilki misali geldim kürkcü dükkanına.
Her zaman aklımdasın. Aslında her zamanda bir şeyler yazdım sana. Hepsi zihnimde  kalmış olsa da. Nöbet tutarken yolculuk ederken hep tartıştım seninle. Anlattım tüm aklımdakileri. Ne fayda tembellik hastalığından yeni yeni kurtuluyorum. Yeni yeni büyüyorum da denilebilir belki.Yinede çok özledim be seni. İyi ki hala burdasın. Yanımdasın.
Senden ayrıldıktan sonra bir takım kararlar aldım. Öncelikle İŞ dedim. Başladım işe dört elle sarılmaya. Her şeyi projemi adam akıllı bitirmek üzerine kurdum. Daha iyisini yapmak için sağdan soldan sürekli bir şeyler araştırdım. Patronun bile aklına gelemeyecek güvenlik açıklarını,servisleri,performansı düşünür oldum.Bir ara o kadar sıkıldım ki rüyalarımda bile kod yazar hale gelmiştim. Tabi her şey böyle gitmiyor. Baktım ki benim baktığım gözle bakmıyor projeye bizim patron. Gelişmek geliştirmek değil amacı. Çalışsın, satılsın yeter. İş yerini de geliştirdiği, değiştirdiği yok. Bende takmaz oldum. İş yerinden kurtulma yolları aramaya koyuldum tabi ki.
O anda birazda hasan'ın etkisiyle KPSS canavarına tutuldum. Akşamları tarih başta olmak üzere çalışmaya başladım. Her çalışmaya hevesle başlayan safcanlar gibi kitaplar aldım,kalem,defter,silgi vs vs .. Doldurduk. Bir hafta stabil bir düzeyde tarihe çalıştık. skype bağlantılarıyla karşılıklı olarak devam etti. Güzeldi. Ama bir haftayı geçince . Hasan'ın işleri çıkınca. Başımda biri olmadan çalışır mıyım ben. Salladım her zamanki gibi. boş beleş işler ile öldürdüm yine zamanımı. Ales'e girdikten sonra anladım saden bu çalışmayla benden hiç bir cacık olmayacağını ve iyice çektim elimi eteğimi bu iştende. Kendimi de kandırmayı bıraktım.
Sonrasında sardı beni askerlik telaşı. İş yerinden de kestiğimiz umutları bağladık Ağustos ta askeriz diye. İş yerindeki işleri toplamadır. Evi düzene sokup hesapları kapatmadır falan derken bir koşuşturmaca ile uğraştım.Öyledir böyledir derken sürekli aklımda olmana rağmen yazamadım bu süreçte.
Askerlik ise tam bir saçmalıktı. Kişilerin hiç bir vasıfa sahip olmamasına rağmen kurdukları küçük bir oyun gibiydi. O ona bişi söylüyor. O bir altındaki ne . o daha da alttakine. En son ere kadar gidiyor basit bir iş. Bir kutu kaldıramıyorlar bu yüzden. Kendi sorumluluklarını askerlik vasfını kullanarak sürekli iteliyorlar askerlere. Kendi aralarında bile mutlu değiller. Neymiş efenim o uzmanmış,o astsubaymış, o subaymış. Hepiniz asker değil misiniz? Neyse hızlı geçicem biraz buraları. Bize düşen neydi. Orayı burayı temizlemek. Her işte kullandıkları dünyanın en iyi yazılımı olan excel ve nöbet. Nöbetler ki gece ve gündüz ayrılıyor. 3 saat 2 metrekare bir kulübe de çoğu zaman hiç tanımadığın biriyle etrafa bakarak geçiriyorsun. Kurallar var ama uyan kimse yok. Senin kulede ne yaptığın,hasta olup olmaman,sıkıntıların hiç ilgilendirmiyor onları tabi ki. İşlerine yaradığın sürece el üstünde oluyorsun işleri bitince de türlü kılıflarla çalıştırıyorlar. 
Her nöbette sürekli aklımda bir şeyler buluyordum yazmak için sana. Ne hikayeler uydurdum o kulübeler de. Ne kahramanlar yarattım aklımda. Ne sorunları çözdüm Türkiye'nin. Yine de bir kısmet olmadı sana yazmak. Sürekli bir engel çıktı veya içimden gelmedi. Bir yere de not alan biri olmadığım için hepsi tarih oldu tabi ki o hayallerin. 
Ne diyelim. Nasip değilmiş işte.. Artık buradayım. En az haftada bir içimdekileri boşaltacağım sana. Karalayacağım içimdekileri tertemiz sayfana. Son olarak bir video ile elveda diyeyim bu seferlik.