22 Ekim 2016

Aşka Benzer Uyumak

Dün yine uyumak üzere yatağımın yolunu tutmuşken aklıma gelenleri paylaşayım dedim. 
Efenim aslında bir aşk uyumak. Hatta dünyadaki tüm aşklardan daha fazla bir aşk. Uyuyan insanda Mecnun'dan, Leyla ' dan daha fazla aşık. Daha fazla bağımlı.Şimdi biraz bu aşktan söz edeyim size.
Aşkımızın başlangıç noktası doğduğumuz zaman aslında. Doğumumuz ile birlikte ilk aşk maceramıza başlıyoruz. Belli bir yaşa kadar sürekli uyuyoruz. Anlayacağınız sürekli sevdiğimiz ile beraberiz. Bu da bizim büyümemizi sağlıyor. Sonraları alışmaya başlıyorsun bu aşka. Yine de her akşam tekrar buluşuyorsun sevdiğinle. Bazen fazla geliyor bu aşk ve başın ağrıyor. Sıkılıyorsun. Akşam olunca yine dönüp bırakıyorsun kollarına kendini. Belkide en büyük huzuru on da buluyorsun. Bazen direniyorsun. Aşka mani olmaya çalışıyorsun. Bırakmaya terk etmeye yelteniyorsun. En fazla 1 gün dayana biliyorsun. Sonrasında eskisinden bile daha fazla bir sevgi ile bırakıyorsun kendini ellerine. Yıllar geçse de. Büyüyüp,yaşlansan da yine bırakamıyorsun. Tam tersine daha da fazla ihtiyaç duyuyorsun ona.
Yukarıda anlattıklarım ile bir kıyaslayın kendi aşklarınızı. Hangisi daha gerçek aşk. Hangisi her yaptığına rağmen böyle karşılıksız yanında kalıyor. Hangisi aşk terimine daha fazla uyuyor. Seni asla terk etmeyeceğini bildiğin uyku mu yoksa birinin aramızdakiler bitti dediğinde biten sözde aşklar mı?

7 Haziran 2016

Böhöööööö

Ramazanla birlikte döndüm yeniden. Efenim nasılsınız. İn, cin yafrum ne yaptınız. Bir siz bir ben zaten buranın yolcusu. Yine saçmalama kotamı doldurup yazıyı yoldan çıkarmadan aklımdakileri yazıp kaçayım. 
Son zamanlarda yine üşengeçlik de seviye atlıyorum. Hani efenim garfield bile benden çalışkandır yani. O derecelere geldim neredeyse. Boşta değilim. Başımı kaşıyacak zamanım olmaması lazım ama ben yinede yoğunlaşamıyorum.  Bir türlü planladığım gibi çalışma isteğim dönmüyor bana. Normal şartlar altında (bundan sonra n.ş.a olarak anılacaktır) planlar yapar ve buna uyardım. Artık olmuyor . Kendi yaptığım planlara isyan eder olmuşum. Buraya yazması bile zor geliyor. Nedenini de bilmiyorum açıkçası. Sadece bahar yaramadı bana. Yazdan ümitliyiz. 
Bana göre benim tekrar eski halime dönebilmem için temiz bir dayağa ihtiyacım var. Öyle bir dövmeliler ki beni bir karış havadaki o aklım kafatasımın içerisine girsin. Diğer organlarla iletişime geçsin ve ben bu boş vermişlik halimden çıkıp bir şeyler için uğraşan normal bir insan olayım. Arkadaş herkes öyle böyle bir şeyleri kovalıyor. İyi kötü. Zor kolay. Kimi ev almaya uğraşıyor kimisi evlenmeye, kimi arabasının modelini yükseltme derdinde, kimi işten kaytarma, bazıları para peşinde bazıları aşk. Yine de sabah kalktıklarında bir amaçları var.
Özellikle askerlik sonrasında bende hiç bir amaç yok. şunu yapayım bunu yapayım isteğim yok. Hani bir araba alacağım ona bile çok önemsemiyorum. N.Ş.A da o arabayı alacağım dediğimin ertesi haftası alır kurtulurdum. Uzatmaktan nefret ederdim. Şimdi ise salla abi modundayım resmen.
Ne diyorlarsa desinler depresyon mu bunalım mı bilemeyeceğim. Baharı bu mod da tamamladım. Artık dur demek lazım bir yerde. Yoksa kendi kendinin kuyruğunu yakalayan yılanlar misali kendimi yemeye başlayacağım. Eskiden çok övündüğüm doğru karar verme çizgime dönmem lazım tekrar. Sadece buna değil bu kararları yumurtanın son anına kadar da beklese uygulayan o haleti ruhiyeme de kavuşmam lazım. Kavuşmazsam oynadığım oyundan bile tat alamayacağım. İzlediğim dizi bir haz vermeyecek. Takip etmek için anime, manga aramayacağım. 

Hep bir şeylere karşı saçma bir inada sahip oldum. Hele ki birde bu inadıma karşı biri çıkmışsa tamam. Hayatta vazgeçmem. Yanlış olsun doğru olsun. Bana zarara versin fayda sağlasın. O öyle olacaktır. Bendeki en kötü huylardan birisi malesef. Can çıkmadan da huy çıkmazmış. Yani yapacak bişi yok. Bazen böyle uzun uzun hayal kuran insanları düşünüyorum acaba nasıl yapıyorlar. Benim gibi 3 saniye içerisinde bir işten sıkılıp diğerine atlamamayı nasıl başarıyorlar. 
Her paragrafta bir konu işliyormuş gibiyim. İyiki öğretmen olmamışım :D. Neyse. yine raydan çıktık. Bir uçtan girip denizin dibinden çıktık gibi. Bazen internette rastgele bloglara giriyorum. Öyle ilginç öyle değişik yazılar var ki. Onları gördükten sonra bunları yazan insanlarsa ben neyim diyorum. Birde bu yazıya es kaza yolu düşecekleri düşünüp. Nasıl tepki vereceklerini merak ediyorum .:D
Hadi kaçtım ben. 

28 Mart 2016

Uzun bir aradan sonra

Yine ben. Kendi bloğuma kim gelecekse. Neyse. Ne yalan söyleyeyim. Açıkçası burayı unutmuştum. Ben yazıyor ben çiziyorum biliyorum ama yine de bu aralar tam olarak kendimde değilim. Yine boşladım her şeyi. Yine bıraktım kendi haline dünyayı. O yüzdendir ki yeni yeni kalkıyorum tekrardan. Felsefe okumak istiyorum. Nedeni yok. içimden öyle geliyor. Aynen fiziği sevmeme rağmen elektronikten nefret etmem gibi. Ya da eskiden aşık olduğum matematikten artık köşe bucak kaçmam gibi. Kendimi bulacağımı düşünüyorum felsefe bilgisi edinirsem. Hiç değilse kendimle daha profesyonel olarak tartışabilirim :D.
Genelde hep inişli çıkışlıdır ruh halim. Bazen olur yanımdaki atom bombasını duymam bazende karıncaların ayak sesleri rahatsız eder beni. Tabi aynı gün içerisinde oluyor tüm bu durumlar. Bahaneler üretmek istemiyorum. Tam olarak neden böyle oluyor anlamış da değilim aslında. Güne geri dönüp baktığımda görüyorum. Ya da  bazı arkadaşlarım uyarınca. Neyse gene kaynattım dersi. Efenim felsefe aslında tam benlik bir alan. Dinlemeyi okumayı seviyorum. Hayal kurmak, uydurmak ve kurduğu hayallere inanmak benim işim ya. Tabi ötesine hiç bir zaman geçmedim. Sadece hayal kurar, inanır biraz mutlu olur bırakırım. Peşinde koştuğum kovaladığım her hangi bir hayalim, düşüncem, ideolojim ya da amacım yok. Yine de seviyorum her şey için bir hikaye uydurup  hayal etmeyi.

Kurduğum hayallerde yaşamak, hele de gece onları düşlemek paha biçilemez bence. Yine de o hayallerden uyanınca bir nebze üzülüyor insan. Düşünsene gece bir ejderha ile uçuyorsun. İstediğin, yöne , istediğin yere. Sonra sabah kalkıp işe gidiyorsun. Çevremde hayali olan ve onun hayalini gerçeğe dönüştürmek isteyeceğim birileri olmalı. Aynen animeler de, mangalar da yada efsaneler dekiler gibi. Bir kralın yanındaki bir adam, bir direniş çetesindeki biri, bir oyundaki ekip arkadaşı. Ana karakter olmayı istemem hiç bir zaman. Yan karakter olacaksın. Ana karakterin hayalleri o kadar uçuk, o kadar imkansız olacak ki sadece bir kaç kişi inanacak. Hatta ilk başta ben bile inan mamalıyım ve beni ikna etmeli.Yoksa zaten "Kedidir kedi" der geçerim.
Uuuuuu. Yine uçtuk arkadaş. Rüyalarımda böyle ya. bir bu rüyadayım pat başka birindeyim. Sonra başkası. Sabah olunca da biç birini hatırlamıyorum doğal olarak. Hep türkçe derslerindeki giriş,gelişme,sonuç olayını iyi anlatmadıklarından yada benim iyi dinlemememden kaynaklanıyor. :D
Yazmaya çalıştığım küçük hikayelerimde böyle. Bir bakıyorum elf olarak başladığım hikayeden bir fare olarak çıkıyorum. Yada ejderha aramaya çıkmışken uzaylı yaratıklarla savaşıyorum. Yok böyle bir şey okuyan direk yani. film şeridi kopup başka bir filme eklenmiş gibi oluyor.
Neyse bir saçmaladık sonunu alamadık. Bu yazının ana fikrini bence öss de sormalılar. Kimse bulamaz. Soranda dahil. :D Hadi güle güle gideyim ben. Sen de seni okuyacaj, dünyası daha da karışacak bir masum köylü bekle burada :P