16 Mayıs 2017

Ruhumdaki Karıncalar - I -

Ah be blo... sende olmasan... Garibim bayağıdır... sana bile gelip iki kelam edemedim. İçimdeki mutluluk kayıp bu aralar... Bir şeyler yanlış farkındayım ama ne olduğunu bulamadım. Kendimi bozulmuş bir saat gibi hissediyorum. Akrep ile Yelkovan' ım hareket ediyor ama gösterdiğim zaman doğru mu bilmiyorum. Zamanı da umursamıyorum aslında. Sadece geçmesi için çabalıyorum son zamanlarda. Dolu dolu geçmiş yada boşa harcamışım önemli değil. Tek istediğim zamanın katili olup sürekli daha fazla zaman öldürmek. Eskisi gibi tat vermiyor oyunlarda. Hangisi olduğu fark etmeksizin hepsinde bir iki elden sonra sıkılıyorum. Sonrada başka oyunlara geçiyorum. Eskiden bir başlardım ne olduğu fark etmeden bir bakmışsın akşam olurdu. Yapcak bişi yok artık.
Niye neden sorularımdan da kurtuldum gibi bu aralar. Sormuyorum yada soracak gibi olursam kendime böyle sorular hemen bir kitap açıyorum yada uyuyorum. En güzeli bence. Niye kendimi içinden çıkamayacağım saçma sorular zincirine iteyim ki. Her zaman ki gibi gene geldim sana dert yanıyorum be blo. Bir ara seni de kapatmayı düşünmedim değil. Kendimle ilgili internette baya bir kaynak oluşturuyorsun. yok edeyim falan dedim sonra kıyamadım işte. Değerini bil. Pek düşünmezdim genelde böyle dedim mi. Eski blogculara bakıyorum bir çoğu bırakmış. Eski takip ettiklerimden güncel yazan hemen hemen kimse kalmamış. sadece anime - manga grupları. Onların bile içinden çoğu kapamış dükkanı.
Gelelim özür faslına. Efenim kusuruma bakmayın bayağıdır yazıyorum aslında. hemen hemen ayda en az bir kere karalıyorum buralara ama malesef çoğu taslak olarak kalıyor. Bir kere yazmaya başladığımda tamamlayıp yazdı isem yazdım yoksa sonsuza kadar taslak oluyor. Tekrar ilk yazarken ki hissiyatımı yakalayamadığım için devam edemiyorum yada gelmiyor tamamlamak o yazıları içimden. O yüzdendir 5 aylık kaçaklığım. O yüzden yeni bir formül ile geldim. Yazı dizisi gibi yazıcam. olduğu kadarı ile. I-II-III gibi numaralar vereceğim bir birinin devamı olduğu belli olsun diye. O yüzdendir ki yolu düşüpte okuyan o şansız kişi bir son bekleme yazılarda artık. İmla hatalarına takılma. Öncekinden bile tutarsız olacaktır yazılarım. Sadece bir konuşma yada sohbet olarak görüyorum çünkü artık. Zaten ikinci kez kontrole girersem bitmez taslaklara atılır bunların bir çoğu. Ayrıntılara çok takılan, hatta içinde boğulan bir kişiliğim var malesef. O yüzden hiç o taraflara bulaşmamak en iyisi.
blo değilde sana da orjinal bir isim lazım aslında. blogcan falan dedim ama pek uymuyo. Pek beni, seni yansıtmıyor. sen daha çok benim, çok konuşmadıklarımı yazdığım,  gemimin seyir defteri gibisin. o yüzden bir sonraki sefere unutturma sana affilli bir isim verelim. şimdilik burada  bırakayım. Umarım bir sonraki yazım yakında gelir. hadi buralar sana emanet.