20 Aralık 2012

Ateş Topu Saldırısııııı

Ya bu aralar acayip hissediyorum. Gerçi ben hep böyle hissediyordum. Ama bu aralar daha çok yani, sanırım nedeni işimde mutsuz olmam. İş yeri artık eskisi gibi gelmiyo bana. Takır takır kod yazmak istiyorum. Böyle klavye sesinden başka bişey çıkmasın istiyorum, ama olmuyo, kuruma güvenim de azaldı zaten, iş arkadaşlarımda sürekli neden neden diye soruyorlar, anlatamıyorum. "Bişey yok" diyorum ama aslında birşey yok. Ya da birçok şey var, birikiyor işte ne biliym. Ünlü bi adam vardı ismini hatırlayamadım, şöyle demiş: "There is no big problem, there are a lot of small problems". sanırım öyle bişey. Sıkılıyorum sıkılıyorum, sonra saçmalıyorum.

Heh tam konudan uzaklaşırken son cümleyle son anda tutundum yine konuya. "saçmalıyorum" da kalmıştım. Ya böyle iş yerinde, işe gelirken veya işten giderken (başka bişey yok zaten hayatımda =)) ellerimden ateş çıkarabiliyormuşum gibi hissediyorum. O kadar gerçekçi bişey ki, ellerim ısınıyo bu ayazda :) Avcumu kaldırıyorum yukarı doğru sonra biraz sıkıyorum kendimi, ağzımla da "vuuu", "fuwww" gibi saçma saçma sesler çıkarıyorum, sonra oluyo, önce küçük bi kıvılcım, tam avcumun ortasında, sonra büyüyo büyüyo ve bir ateş topu oluyo, takriben küçük bir kavun kadar :D sonra kimseye zarar vermek istemediğim için, gökyüzüne doğru fırlatıyorum. İnşallah yanlış yerlere düşmez, yangın falan çıkmaz.

Buraya kadar bi sıkıntı yok aslında. piskopat der geçersin. Ama bunu iş yerinde, yöneticilerin karşısında yapınca....yanlış anlaşılabiliyosun... adam ne bilsin senin memleketinin Isengard olduğunu. Ofisten çıktım koridorda asansör bekliyorum. Bu arada yine yeteneğimi geliştirmek için pratik yapayım dedim. Kaldırdım avcumu, tam ateş biriktirdim bir ceviz kadar falan, asansörün kapısı bir açıldı, Enstitü Müdürümüz...adam şaşırdı tabi, neyse bozuntuya vermedik, adam da beni seviyo zaten ya, sorgulamadı pek :)

Bir keresinde yine, toplantıdayız. Bakanlıktan genel müdür gelmiş. Adam teknik olarak imkansız bir projeyi anlatıyor, ve "2 günde yaparsınız yaaa" falan diyor. Ben nasıl sinirlendim ama görmen lazım. Sonra yeter buna bir son vericem dedim. Tüm çakramı topladım işaret parmağımda. Yönelttim adama doğru, yoğunlaşmış telekinetik enerjimle beyin dalgalarını yokedip, birkaç sinaptik boşluğunu patlatacak, daha sonrada nörotransmitter sıvılarını kaynatıp bir daha böyle saçma salak şeyler düşünemiycek hale getirecektim. Evet evet tam olarak amacım buydu, ama o anda bir baktım, masanın karşısında Proje Yöneticimiz bana bakıyor. Kadıncağız şok olmuş, "nolur indir o elini akjmgalp" der gibi yalvarırcasına bakıyor :) Allahtan kimse yaralanmadan, sakinleştim de parmağımı indirdim :)

bunuda şimdi çizdim. "içim"
Bu hikaye bu kadar. Daha anlatmıycam, sırrımı bilmeyin. Bu arada 4 gündür İstanbul'daydım. Ankara dönünce boşlukta hissettim kendimi biraz. İstanbul'un yoğunluğu, dolu doluluğu insanı hemen alıştırıyo kendine, demek insanlar bu yüzden aşıklar o karmakarışık şehre... Neyse ben almıyım, daha Ankara'ya bile yeni yeni alışırken, birde İstanbul çekemem şimdi :)

Bunuda yazdım ya tamam artık, rahatladım. Ohh, bye..

1 yorum:

  1. usta gücünü geliştir ama gizle.. bildiğin gibi bu tür güçlerin peşinde olan insanlar vardır. Öyle her yerde de dile getirme.. Anlattıkların insana o kadar doğru geliyor ki. Diyorum ya ben bu dünyaya ait değiliz biz.Ayrıca burada da yazmana o kadar sevindim ki...

    YanıtlaSil

hmm