30 Ocak 2017

Geçti Gitti Bitti

Ah ahh eski dostum.
Zaman geçiyor.. Bazen hızlı bazen yavaş, bazen gülerek bazen ağlayarak. Koskoca bir senemiz daha bitti. takvim yaprakları viyuvv viyuvv vızzz diye geçti. Aldığım kararlar yine çöpü doldurmaya yetti bu sene de. Düşündüklerim, planladıklarım diğer senelerde olduğu gibi defterimde bir not olarak kaldı yine. Bir yandan sevinçliyim tabi. Yıllar geçse de değişmiyorum. Herhalde iyi bir şey bu. :D
Neyse efenim. İşte öyle. Gene lafla yürüttüğümüz peynir gemimiz karaya oturdu bu yıl. Seneye inşallah. Kürek çekecek veya o yön yanlış gitme diyecek bir şeyler geliştirmem lazım tabi.
Neler neler oldu koca senede. Buralara bile gelemedim içimi dökemedim. Birazda yaşlandık galiba.
işler güçler, insanlardan kopup evime kapanmam ve sonra tekrar dışarı çıkmam derken geçti gitti.
Artık geçmişle ilgili yapacak bir şey yok. Önümüzdeki yılda şu ejderi bir bulalım ilk önce. İlk hedefimiz bu olsun. Yıllardır ejder arayışımı sürdürüyorum. Liseden beri peşindeyim bu arkadaşın. Hani türk filmlerinde olur ya. Küçükken ailesini falan öldürülür sonra intikam için peşine düşer baş kahramanımız elemanın. Benimki de benzer bir takıntı. Küçüklükten yollarda kurduğum kaçış planlarım arasından fırladı aslında.
İlçe de büyüdüm ben. Çok ta ilçe değilde köy diyebiliriz hatta. Okula erken giderdim. Süsüne düşkün kardeşimin hazırlanmasını beklemeye dayanamayıp fırlardım tek başıma. Birazda uzaktı tabi. Her çocukta olduğu gibi bizim içinde ara yollar, tarla içinden geçmeler, derenin kenarından gitmeler falan eğlenceli hale getiriyorduk bir şekilde. Bu yolculuklarda özellikle sabahları sürekli karşıma çıkacak kurt, domuz vb hayvanlardan nasıl kaçarım stratejileri geliştirirdim. Koşmak, tırmanmak, dövüşmek,saklanmak niceleri. Hiç çıkmamış olsalar da seviyordum sabahları böyle hayaller kurmayı. İşte bu hayaller içerisinden birinde de ah bir ejderham olsa versiyonu vardı. Evin arkasında biniyorum ejderhaya mavi kocaman bir şey ama. Uçuyoruz gökyüzüne. Zaten havalandı mı görebiliyorum her yeri.ilk başlarda korkuyorum, binmiyorum falan. Sonra peşimde dolanmasına dayanamayıp beraber dolaşıyoruz. Benden başkası göremiyor tabi.Geziyoruz sürekli. Tepeleri, dağları geziyoruz.Bana hayvanların dilini öğretiyor. Adını bile bilmediğim canlılarla tanıştırıyor. Sonra geri geliyoruz eve. Beni yere indiriyor ve kendisi tekrar havalanıp kayboluyor.
Eee tabi ki büyüdükçe maalesef aynı hayalleri kuramıyor insan bir türlü. Malum sürekli değişiyoruz.Okul, eğim, maddiyat derken. Hepsi bizlerden, o masum hallerimizden parçalar koparıyorlar aslında. Büyüdükçe bu kopan parçalarımızla hayallerimiz değişiyor, çoğu insan su gibi hangi kaba düşmüş ise onun şeklini alıyor mecburen. Bazıları da  her kopan parça ile daha da kopuyor hayattan. Daha fazla kaybediyor hayata karşı olan ilgisini. Yere dökülmenin yollarını arıyor içine sıkıştığı kapta. Neyse daha fazla devam edersek yine kendimizi farklı okyanuslarda bulacağız.
Ara sıra yine mavi ejderhamı düşünüyorum. Otobüslerde kafamı cama dayadığım da mütemadiyen kendisi de bana paralel şekilde uçarak sırıtıyor. Sanki benimle gelseydin böyle olmazdı der gibi. Sonra hızlıca geçip gidiyor yanımdan ve ben arkasından bakıyorum. Tüm bunlar olurken yanlarında kendim olduğum arkadaşlarımın ne yapıyorsun sorusuna cevabım oluyor artık kendisi. Ejderhamı arıyorum arkadaş. O kocaman mavi ejderhamı arıyorum ben hayatta. Çok düşünmek, planlar kurmak, hedefler belirlemek istemiyorum ki ben. Verin ejderhamı bana yeter. Evim olsun, arabam olsun, şunum olsun bunum olsun istemiyorum. Sadece ejderhama binip onun diyarına gitmek istiyorum ben.
Nereden başladık nereye geldik be. ohoooo. Solucan deliği gibi oluyor yazılar. bir anda belirip bir noktadan alıyor insanı nereye çıkaracağı ise meçhul. Geçen giden yıldan başladık, ejderhadan çıktık gene. Hayırlısı elbet bir gün doğru solucan deliğinide bulucaz. adam gibi bir yazı yazıcaz. 
Neyse kaçayım ben.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

hmm